Herkes, karbon emisyonlarını raporlama konusundaki artan yükümlülüklerin farkında. Bu, gezegenimiz için küresel bir hareketin parçası.
Şirketlerin %98’i, en azından karbon muhasebesi sorumluluklarını belirlemek ve izlemek için gerekli sistemleri kurma çalışmalarına başladı.
Şimdiye kadar veri kalitesiyle ilgili sorunlar yaşamış olabilirsiniz.
Bu sorunları doğrudan “veri kalitesi” olarak adlandırmıyor olabilirsiniz, ancak bu makalede göreceğiniz gibi, bu ifade aslında oldukça uygun bir tanımlamadır.
İçindekiler
Sürdürülebilirlik Yazılımı Hangi Ölçümleri Yapar?
Karbon Ayak İzi
Karbon Ayak İzi, bir kişinin, bir şirketin ya da bir kurumun atmosfere saldığı sera gazlarının miktarını ölçen bir kavramdır.
Karbon ayak izleri, yalnızca bir şirket veya kuruma ait olmayabilir; aynı zamanda belirli faaliyetler veya ürünler gibi daha özel kategorilere de atfedilebilir.
Bu ölçümde kullanılan birim, Karbondioksit Eşdeğeri (CO2e)‘dir. Adı karbondioksitten geliyor olsa da, tüm sera gazlarını kapsayan bir ölçüttür. Emisyonların ne kadar salındığını gösteren bu birim, tüm sera gazlarını karşılaştırmak için yaygın olarak kullanılır.
Karbon ayak izi, yalnızca doğrudan emisyonları (örneğin, seyahat ve üretim) değil, aynı zamanda dolaylı emisyonları da içerir. Örneğin, bir ürün üretiyorsanız, bu ürünün tüm yaşam döngüsünü hesaba katmanız gerekir.
Bu, ürününüzü üretmek için kullanılan ham maddelerin üretiminden kaynaklanan emisyonları ve ürünün kullanımından doğan emisyonları kapsar.
Sera Gazı Emisyonları
Sera gazı emisyonları, atmosfere salındığında ısıyı hapseden ve iklim değişikliğine, küresel ısınmaya katkıda bulunan gazlardır.
Başlıca sera gazı Karbondioksit (CO2)‘tir. Ancak daha küçük miktarlarda salınsalar da, çok daha zararlı olan başka gazlar da bulunmaktadır.
Başlıca dört çeşit sera gazı şunlardır:
- Karbondioksit (CO2): Karbondioksit çeşitli yollarla üretilir. En yaygın üretim şekli, kömür, doğal gaz ve petrol gibi fosil yakıtların yakılmasıdır. Ayrıca ormansızlaşma ve diğer endüstriyel faaliyetler de bu gazın salınımına yol açar. Şu ana kadar en yaygın sera gazıdır.
- Metan (CH4): Metan üç ana kaynaktan salınır. Birincisi hayvancılık ve diğer tarım faaliyetleridir. İkincisi, özellikle evsel atık içeren çöplüklerde organik atıkların çürümesiyle oluşur. Üçüncüsü ise fosil yakıtların taşınması sırasında meydana gelen emisyonlardır.
- Azot Oksit (N2O): Azot oksit, fosil yakıtların yakılması ve katı atıkların yakılmasıyla üretilir. Özellikle toksik bir gazdır ve çeşitli endüstriyel ve tarımsal faaliyetlerle de salınır.
- Florlu Gazlar: Florlu gazlar, Karbondioksit kadar yaygın olarak salınmazlar, ancak binlerce kat daha güçlüdürler. Başlangıçta ozon tabakasını incelten maddelerin yerine geçmek üzere geliştirilmişlerdir. Soğutma ve klima sistemleri gibi endüstriyel uygulamalarda salınırlar.
Enerji Tüketimi
Enerji tüketimi, doğrudan ve dolaylı olmak üzere iki ana emisyon türüne ayrılabilir.
Doğrudan Emisyonlar: Bu, Karbon Ayak İzi’ni değerlendiren kuruluşun doğrudan sahip olduğu veya kontrol ettiği enerji kullanımıyla ilgili emisyonlardır. Buna Kapsam 1 emisyonları denir. Kuruluşun sahip olduğu araçlarda fosil yakıt kullanımı, doğrudan kontrol edebileceği kazanlar veya fırınlar gibi enerji tüketim alanları bu kategoriye girer.
Dolaylı Emisyonlar: Bu emisyonlar, doğrudan kontrol edilmeyen, ancak kuruluşun faaliyetleriyle ilgili olan enerji tüketiminden kaynaklanır. Bu tür emisyonlar, satın alınan güç (elektrik, yakıt, ısı vb.) ile ilgilidir ve kuruluş tarafından doğrudan kontrol edilmez. Bu emisyonlar, tüketilen enerjinin kaynağından kaynaklanır.
Atık Üretimi
Atık üretimi, sera gazı emisyonlarına iki önemli şekilde katkıda bulunur: biri depolama sahaları, diğeri ise atık arıtma tesisleridir.
Çöp Sahası Emisyonları: Çöp sahalarında büyük miktarda organik atık bulunduğunda, bu atıklar ayrışmaya başladığında, metan gibi önemli bir sera gazı üretirler. Bu tür emisyonlar genellikle Kapsam 3 emisyonları olarak sınıflandırılır.
Atık Arıtma Tesisleri: Atıkların işlendiği veya bertaraf edildiği tesisler de emisyonlara katkıda bulunur. Bu süreçler, çöp yakma gibi yöntemleri içerebileceği gibi, geri dönüşüm veya kompostlama gibi çevre dostu uygulamaları da kapsayabilir. Yine de, bu tür çevreye duyarlı işlemler bile bir şirketin karbon ayak izini etkileyebilir.
Su Kullanımı
Su kullanımı, günlük hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olsa da, çoğu insanın farkında olmadığı bir gerçek var: Suyun üretimi ve tüketimi, küresel ısınmaya neden olan karbon emisyonlarını önemli ölçüde artırıyor. Bu durumun başlıca nedenleri su temini ve atık su arıtımında kullanılan enerjidir.
Su Temini Enerjisi
Suyun evlerimize ve iş yerlerimize ulaşması için uzun bir yol kat etmesi gerekir. Bu yolculuk boyunca suyun kaynağından çıkarılması, arıtılması ve dağıtılması gibi birçok aşamada enerji harcanır. İster yeraltından isterse yüzeyden elde edilsin, suyun temini her zaman enerji gerektirir. Bu enerji genellikle fosil yakıtlarla üretildiği için atmosferdeki karbondioksit miktarını artırır.
Atık Su Arıtımı
Kullanılmış suyun doğaya geri döndürülmeden önce arıtılması, çevreyi korumak için hayati önem taşır. Ancak bu süreç de enerji tüketir. Özellikle eski veya verimsiz arıtma tesislerinde enerji tüketimi daha yüksek olabilir. Atık su arıtımında ortaya çıkan en yaygın sera gazları metan ve azot oksittir.
Sonuç olarak, suyun her damlası aslında bir enerji maliyeti taşır. Bu nedenle, su kaynaklarını daha verimli kullanmak ve karbon ayak izimizi azaltmak için su tasarrufu yapmaya özen göstermeliyiz. Kısa duş almak, çamaşır makinesini tam dolduğunda çalıştırmak ve su sızıntılarını onarmak gibi basit adımlar bile büyük bir fark yaratabilir.
Lojistikten Kaynaklanan Emisyonlar
Şirketlerin karbon ayak izini en çok etkileyen faktörlerden biri, hiç şüphesiz taşımacılıktır. Yani, bir şirketin ürettiği ürünlerin veya sunduğu hizmetlerin taşınması sırasında atmosfere salınan zararlı gazlardır. Bu emisyonlar, çoğunlukla kullanılan araçların yakıtlarından kaynaklanır ve iklim değişikliğine önemli katkılarda bulunur.
Taşımacılıktan kaynaklanan emisyonlar, genel olarak dört ana başlık altında incelenebilir:
1. Karayolu Taşımacılığı:
- Binek Araçlar: Özel arabaların yanı sıra taksiler, servis araçları gibi toplu taşıma araçları da bu kategoriye girer.
- Ticari Araçlar: Kamyonlar, minibüsler, otobüsler gibi büyük taşıtlar, özellikle uzun mesafeli taşımalarda önemli miktarda emisyon üretirler.
2. Demiryolu Taşımacılığı:
- Trenler: Genellikle karayolu taşımacılığına göre daha az emisyon üretseler de, özellikle dizel trenler hala önemli bir emisyon kaynağıdır. Elektrikli trenler ise daha çevre dostudur.
3. Havacılık:
- Uçaklar: Uçaklar, yüksek irtifada uçtukları için diğer taşıma araçlarına göre daha fazla emisyon üretirler. Özellikle uzun mesafeli uçuşlar, atmosferdeki zararlı gaz miktarını önemli ölçüde artırır.
4. Denizcilik:
- Gemiler: Büyük yük gemileri ve yolcu gemileri, uzun mesafeleri aşarken büyük miktarda yakıt tüketirler. Bu da deniz taşımacılığını önemli bir emisyon kaynağı haline getirir.
Üretimden Kaynaklanan Emisyonlar
Üretim süreci, özellikle enerji yoğun olması nedeniyle Karbon emisyonlarına büyük katkıda bulunur. Üç ana kategoriye ayrılabilir:
Kategori 1- Hammadde İşleme: Gerekli tüm hammaddelerin (kimyasallar, metaller ve hatta yeşil teknoloji için kullanılan malzemeler gibi şeyler) çıkarılması ve ardından işlenmesine ilişkin gerçek formül, Karbon emisyonlarına önemli bir katkıda bulunur
Kategori 2 – Endüstriyel Prosesler: Çimento üretimi gibi CO2 ve diğer gazları doğrudan atmosfere salan bazı süreçler vardır.
Kategori 3 – Enerji kullanımı- son olarak, fabrikaların çalışması için önemli ölçüde güce ihtiyaç duyulduğu ve bu gücün genellikle enerji için fosil yakıtların kullanılmasıyla sağlandığı ve bunun da emisyonlar üzerinde büyük bir etkisi olabileceği gerçeğine sahibiz.
Tedarik Zincirinden Kaynaklanan Emisyonlar
Son olarak, özellikle hammadde çıkarımından ürün teslimatına kadar her şeyi içeren tedarik zincirinin kendisinden kaynaklanan karbon emisyonlarımız var ve her aşama da emisyonlara katkıda bulunuyor.
Ambalajlama: Sürecin genellikle yeterince takdir edilmeyen bir parçası olan ambalaj malzemesi üretimi, özellikle de plastik kullanımı, Karbon emisyonlarına önemli ölçüde katkıda bulunabilir
Taşımacılık ve Lojistik: İster üreticiden tedarikçiye, ister tedarikçiden tüketiciye doğru olsun, malların fiili olarak taşınması süreci
Depolama: Ürünlerin sadece elde tutulması da ısıtma, soğutma ve genel olarak depolar veya saklama konteynerleri için enerji tüketimi yoluyla karbon emisyonlarına neden olabilir.
Tedarik-değişim yönetimi: Son olarak verimsizlikler söz konusudur. Örneğin, yanlışlıkla belirli sayıda ürünü fazla üretirseniz veya ek nakliye gerektiren ürünleri yanlış yere gönderirseniz vb. Bunların hepsi bir araya gelir ve kendi yöntemleriyle katkıda bulunur.
Carbiot ile tüm sürdürülebilirlik faaliyetlerini tek bir platform ile karşılayabileceğinizi biliyor muydunuz? Raporlama gereksinimlerinizi ve sürdürülebilirlik hedeflerinizi karşılamanıza nasıl yardımcı olabileceğimizi dinlemek isterseniz bizimle bir toplantı planlayın. Bizimle destek@carbiot.com veya satis@carbiot.com adreslerinden iletişime geçebilirsiniz.
Karbon Muhasebesinde Veri Kalitesi – Otomatik Veri Toplama
Karbon muhasebesi süreçlerindeki riskleri en aza indirmenin en etkili yollarından biri, insan müdahalesine olan bağımlılığı azaltmaktır. Entegre bir otomatik veri toplama sistemi, bunu sağlamanın en ideal yöntemlerinden biridir.
Otomatik Veri Toplama Stratejileri
1. Entegre Monitörlerin Kullanımı
Otomatik veri toplamanın bir yöntemi, üretim makineleriyle entegre edilen monitörlerin kullanılmasıdır. Bu monitörler, genellikle müdahale gerektirmeden çalışarak karbon emisyonlarını gerçek zamanlı olarak doğrudan ölçebilir. Toplanan veriler, IoT (Nesnelerin İnterneti) gibi teknolojilerle merkezi bir yazılım platformuna aktarılabilir.
2. Mevcut Veri Depolarından Yararlanma
Bir diğer yöntem, mevcut sistemlerde depolanan verilerin kullanılmasıdır. Kurumsal Kaynak Planlama (ERP) sistemleri veya Denetleyici Kontrol ve Veri Toplama (SCADA) sistemleri, emisyon verilerinin saklanması için kullanılabilir. Bu tür sistemlere sahip şirketler, verileri karbon muhasebesi için özel olarak tasarlanmış çözümlere aktarmak adına otomatik çıkarma süreçlerini devreye alabilir.
3. Yapılandırılmamış Verilerden Veri Çekme
Otomatik veri toplama için bir başka çözüm, elektrik faturaları, e-postalar, faturalar veya elektronik tablolar gibi “yapılandırılmamış” kaynaklardan emisyon verilerinin çıkarılmasıdır. Optik Karakter Tanıma (OCR) ve yapay zeka destekli sistemler, bu tür kaynaklardan veri çekerek bilgileri karbon raporlama sistemlerinde depolayabilir.
Karbon Muhasebesi Yazılımının Önemi
Karbon muhasebesi yazılımı kullanmaya başlamamış birçok üretici, emisyon verilerini elektronik tablolarla takip etmeyi tercih ediyor. Ancak bu yöntem, işlemlerden birinde veya diğerinde veri kaybı yaşama riskini önemli ölçüde artırır. Bu durum, eksik raporlamaya yol açarak şirketin sürdürülebilirlik hedeflerini ve uyum çabalarını tehlikeye atabilir.
Karbon raporlama yazılımı, tüm operasyonunuz boyunca karbon emisyonlarını izlemek ve yönetmek için kapsamlı bir görünürlük sağlar.
Karbon Emisyon Hesaplamada Veri Kalitesi Neden Önemlidir?
Karbon muhasebesinde veri kalitesi, iki ana nedenle kritik bir öneme sahiptir:
- İyi Kararlar Almak:
Doğru ve güvenilir veriler, etkin bir karar alma sürecinin temelini oluşturur. - Sürdürülebilirlik Taahhütlerini Yerine Getirmek:
Sürdürülebilirlik hedeflerinizi gerçekleştirmek için sağlam ve şeffaf bir veri altyapısına ihtiyaç duyarsınız.
Veri Kalitesi ve Karar Alma
İyi kararlar almak için doğru bilgiye ihtiyaç vardır.
Hepimiz veri odaklı kararlar almak isteriz, ancak güvendiğiniz veriler hatalıysa, bu kararların etkinliği ciddi şekilde zarar görecektir.
Karbon ayak izimizi azaltmak hepimizin öncelikli hedefi. Ancak bu hedefe ulaşmak, hangi eylemlerin en fazla etkiyi yaratacağını ve beklenen sonuçları öngörmeyi gerektirir.
Kaliteli veriler, karbon muhasebesi süreçlerinizde en büyük emisyon kaynaklarınızı belirlemenize olanak tanır. Bu emisyonlar, satın alınan malların tedarik zincirindeki etkilerinden veya operasyonel faaliyetlerinizden kaynaklanabilir. Güvenilir veri setleri sayesinde:
- En yüksek emisyon kaynaklarını net bir şekilde görselleştirebilir,
- Emisyonları azaltmak için atılacak adımları önceliklendirebilir,
- Aldığınız kararların etkisine daha fazla güven duyabilirsiniz.
Veri kalitesi, yalnızca karbon muhasebesinin doğruluğunu değil, aynı zamanda sürdürülebilirlik stratejilerinizin başarısını da doğrudan etkiler.